efenim nihayet sorunsuz yükselebildik windows 7 semalarına.
ha cs4lendik de aynı zamanda ama o kolay ele geldi heh
meğer format falan ne kadar da bilgiliyim dedirtenmiş insana :D heyyyt salak diilim aptal olabilirim zaman zaman ama artık daha bi hakimim eheh kime ne doğru bana doğru zaten.
yeni yeni geliyo ya herşey sanki yenilemiş gibi baktırıo ekrana. eh bu da heveslendirio bazı şeylere. eheh heyecanlandırıo evet ne kadar salakça mı ne kadar güzel mi bu basitçelik, eh herşey mi zor olacak be kardeşim, bazen bu kadar da basittir işte :)
hmm laf arada dünkü ayskafe hariç carrabien ve eklenen süt ile gezinen yunuslara devam ki onlar eşliğinde nasıl da post yazılımlar çıkacak bilimsel*lik adına siz düşünün :)
bu konuda en güzellik bahşeden şey de sonrasında daha bi aslında sanal olan gerçeklikte hocadan, yazdığın biraz eski dil, biraz amiyane cümlecikler ki kimi bir paragraf sürmek durumuyla bayarken, sesli okunması ki öle bakıosun etrafa :D eet ben dedim bunu, ama büyük iddaalar bunlar, eet ben de büyük idealarım zaten. replikleri bilmiyorum ama biran önce herzamanki devingen listeye dönüp, tiklemeleri yaşamak istiorum artık. evet çek, bu da çek, hmm buna daha var eet, bu sittin sene çek mez ama olsun dursun. görmek de güzel vs vs

acebe zaman zaman düşündüğüm ama o da sittin sene çeklemicek olan, bi an sahneye fırlama fantazilerine yenileri mi eklemlenmeli? hala oyun içine dalmaya devan hı hı, eklektik len me li :) seviyorum bu kelimeyi. iyice bi anarşik oldum kendi içimde :) bir kere aldım tadını dik durmanın ya bazı kişilikler sağolsun.
farzı misal(bu kelime de sevilmezdi eminim hoca tarafında- daha çağdaş daha çağdaş! pardon kim ben mi hı hı olur) örneğin diyelim biz ozaman mülakat, ee mülakat deme ozaman sen de! hala adı mülakat diil mi bu neyce türkçe mi bas baya arapça işte HOCAMMM. evet artık biliyorum ve yaparım diorum, bazen bu nedendir ola ki hafif bi tebessümle karışık, bence öle mütevazi yürüyüşlerimi sürdürmekteyim :)

ha ne diyodum mesela mülakat. işte ben geldim diyip girip ben biliyorum diye kafada tekrarlayıp ama olur diyebilip başını eğik görünüp ama aslında hiç de eğik olmayıp tepeden olmasa da çoğunlukla dikten bakıp vs evet ya güzel tümü güzel. belki yarın yokuz yahu eheh bu da pek bi dramatik oldu ama öle istiolar napiim. daha dramatik daha vurucu :) doru bazen de sadece istediklerini vermek gerekio sonrasında istediklerini alıcan nasıl olsa di mi ama? bak yine bi yandan tebessümle bakıştık :) biliyorum ben ya bilmeyenlar düşünsün ya da bana ne düşünmesinler! standart kişilikler, kim kendi için öle düşler görmez ya da kim düşünmez?

kim ne düşünür bilinmez, bana ne, ben şiiri de severim.

kısa bir yatış ardı sıra tam uyanış.
vahiyler gelmediler elbette ya da etrafta uçuşanlar, kaçışanlar, oynaşanlar vs yakalanırlarsa.
biraz ayskafe üzerine buzdan yunuslar yüzdürmece yeterince souk değilmiş gibi ama başrolde caribbean rum with coconut- öyle tanımlamışlar, ben bilmem ama içerim ki irish cream*** niyetine.
bundan kelli kafadakiler başına buyruklar, çarpışıyolar. üstelik tek bir yudum bile almamışken. sadece bakışıyoruz ha bir de telepatikleşiyoruz. düşünmek işe yarıyo her zaman. herşey kafada yaşanmıyor mu zaten? oralı oluşumlular ve orada ölümlenirler.



bunun yanına eğlencelik bir izlencek iyi gider, artısı fazla gelir.

Dayanamadım, baktım kim demiş;
özdemir asafmış
güzel demiş...

hmmm... işler sürekli geri dönüo hadeeee en başa.
nedeni çok mi mi ma mist(?) bana ne ler olmuo işte.
"öldürecek beni bu almıla nın mi mi ma mist leri"
ee nolcek şimdi?

daha dramatik olmak gerekmekte mişler. efenim biraz daha kaos ayartmak gerek, biraz daha keder katıştırmak sona da bi güzel demlenmiş vuruculuk lar. harmanla işte ne var?

gece uykusuz kalmalar sonucu işitilenler. şimdi gözlerde çanak kırmızı kırmızı, altında da torbalar nur topu. gözler zaten büyük, acı daha mı fazla oluo ne. iki kapak arası kapanma süresinin daha uzun olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak ki bu laf da çok manidar oldu- ama ben bu cümleyi bağlayamicam, çoğunluğu paydos etti beyin hücrelerinin, bağlayamadan düğümledim ama bağlanmaya sonuna kadar karşıyım artık :P üstüne bi de alın bölgesinde bir pıtırcık.

bir alternatif, denenmedi ama az sonraya kadar;
madem yorgunum yatayım ama rüyaya yatayım. bilinçaltını altüst edeyim. sonra kalkınca haspel kader -anlamını biliorum ama böle mi yazılıo ola ki bakamicak kadar gözlerim kapanmakta- hatırlanırsa projeler yazılıa. ha kalkınca alta giden bilinci desteklemek de evde bulunan alkola la ra bakar. bu da denenmedi denenecek yakın zamanda. bu konuda malum laflar hepimizin malumatı(!)

evde yemek yokken evde anne yokken bulunan vazgecilmezler ama nedense el altında olunca da içilmezler. illa ulaşamadığında kıymetli ler nie ki?

ya anne yemekleri de öyleler oh mis mis. neyse özlemi birazdan anne yatağı ile dindiricem. gece de alkola ile devam planladım. bakalım biliç altüstleri ile işte sana kaos, işte sana dramatize işler, işte sana vuruculuk...

hava souk. olsun. iki kat yorgan ile iki kat battaniye ama yine soğuk. olsun.
evde yok ya, malum mevsimine de ters ya, yine olsun, canım bööööle biraz kendinden geçerek erimiş kurabiye güzeli istiyo. ama kabından yerim tabağa falan koymam...

Adımlarım mı çok büyük? Yer çekimiyle mi sorunlarım var? Yok ben de çok yorgunum sanırım. Yoksa hala mı öğrenemedim adım atmayı? Aslında burnumun ucundakini dahi görmeyle mi problemliyim? Heh denge problemim var orası kesin. Evet, dengesizim ben :) Daha düşmedim hehe sürekli takılmalarım var. Belki yakında kafama bişi düşer, sanki gerekli gibi.

sadece ve sadece bir alıntı yapıcam. bir haftadır aklımda dönen, bana söylenen, karar alınmışlık, çizilmiş, uzuuunca yıllık bir plandan bahsedilmişlik vs vs vs...
neden diye sormaya, üstüne konuşulmaya gerek var mı? sanırım hiiç düşünmemek, bu algıyı yaratmamak en iyisi. yapacağım alıntı da hali hazırda boğuşmakta olduğum bienal eleştiri yazısından esti. Bienal için seçilen konu malumunuz (belki de değil bilmiyorum) "İnsan ne ile yaşar?"
valla ne yalan söyliim cahillimden dielim ilk defa adını duyduğum Bretch adlı zatın 1928'de yazdığı Üç Kuruşluk Opera'dan sözlerden. Buyrun işte alıntı:

İnsan neyle yaşar: ezip hiç durmadan.
soyup, dövüp, yiyip yutarak insanları.
yaşayabilmek için hemen unutmalı,
insanlığı unutmalı insan.
katı gerçek budur, kaçınılmaz.
kötülük yapmadan yaşanamaz.
?

artık biliyorum.
aslında zaten biliyordum.
teşekkürler...

acaba insan sarhoş olunca bilinçaltı bilinçüstüne mi dönüşür?
acaba insan sarhoş olunca bastırılmışlıklarla mı yüzleşir?
acaba insan sarhoş olunca asıl yaşamak istedikleri için mi çırpınır?
acaba insan sarhoş olunca acabaları mı netleşir?
ozaman alkol aslında beyni uyuşturan bir madde değildir. uyuşturma özelliği bünyesinde mevcut olabilir ama görmezden gelme, üstünü kapatma, kaçma, korkma dürtülerini uyuşturma durumu söz konusu olabilir. acaba insan sarhoş olunca gerçek kimliğine mi kavuşur?
hmm bilmiyorum...

daha önce de yazmıştım; benim de boş vaktim çok heh yazılcak makaleler yok, bienallere düşünülecek projeler yok, hareketlendirilcek tipografiler yok vs vs.. hocam(pardon hocam yok alışıyorum, alışmak için evde tekrar yapıorum :P) ben de başka şeelerle oyalanmaktayım sanki biraz da bünyem için zaruri şuaralar. ekleyecektim blogdaki yazınızı görünce ivediledim :) işte bunlar da benim eğlenceklerim; iş güç biraz daha beklesin beni nasılsa görüşücez.

ha bu da geleneksel işte. bir önceki yazıya gönderme olsun burdan ama henüz -994 teyim. kolay gelsin bana... origami zor zanaat. adamlar her adımı sözde açıklamış ama yapılmıyo valla.


efenim bu da 4.puzzle ım oluyorlar. bir öncekileri seri halindeydi bu onlardan farklı oldu ama zor oldu ama güzel de oldu. 1500 parça kendileri, temsili new york new york. hmmm ne kadar sürdüüü bir kurban bayramı boyunca+2 diyelim. planda tokyo var tabi öncesinde bunun duvarda bir yerini bulmak lazım.






soldaki sarı, dikenli top benzeri de ayak uğraşı ama o zevki sefasına değil evet keyif düşkünüyümdür ama bu hasta ayağa şifa niyetine. kısa olan kasları geçici süre ile uzatmak suretiyle ayağı rahatlatmak amaç. ee ömür boyunca bu böle olacak miş...

bu aralar başında post olan herşey ilgimi çeker halde ki ne bulursam alıyorum okuyorum vs... genel kabul görmüşlükler, sıkışmışlıklar aman benden uzak dursunlar. niye öyle efenim çocukluğunuza inelim derseniz evet bulursunuz birşeyler, normal.
şimdii akademik yazı yazmaya giriştiğimiz bu dönem günlerinde insanın bunca "post" lukla ağzını düzeltmesi ne kadar zormuş. bu konuda da biras "post" luk yapsam ne olur diyorum :) öyle başlıyorum yazıya.



20 senelik bir dolma kalem eşliğinde önceden alınmış iş çıktıları arkasını kullanmak suretiyle başlıyorum "post" luğa ama aynen bu ağızla :)
evet sonum hayrola diyorum ben de.
haaa gelenekselliği hiç mi bünyede barındırmıyorum? yazarken atıştırıyorum ya işte heh yok herzaman değil ama.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa