abijiiim bu nedir bööööle=sera sonu nasssanın ziyaretçi birliği olabilir...


messela şimdi çay ve yoğurt ama şekerli çay tuzlu yoğurt. şeker=tuz

oooof yat uyu iştee.
evimdeyim, evimi özledim.
bisürü şeyi özledim, eet en iyisi telefonu hemen kapiim kapatiim uyuyiim...
şimdi duymak istediğim sesi yarın hissetmicem.

yok arkaddaş,
iş güç öncesi gece gezmesi, sadece 6-8 arası uyumalar ile amanın geç kaldımla yataktan fırlamalar, gereksiz derecede alkol tüketimi sonrası mide bağırsak ne varsa bozmalar ve okula yollanmalar. kesinlikle önerilmese de yapılıyor mu yapılıyor. öğle öncesi geçen zor zaman, öğlen bari denize gidelim diip şezlongda uyuma planları ama çoluk çocuk sağolsun yinne uykusuzluk, barre deniz kendime getirsin umudu ile suya atlamalar. eh işte geldik kendimize, öğleden sonra bir de akkademik toplantılar puf amma gündü.

ama iyi eğlendik effe beylerin gelmesi şerefine. kule'de çalan parçalarla bi limon bi gölge'ye yollanmalar da pek bi anlamlıydı. yinne yaş muhabbeti heh yinne bi efkar basması. şimdilerde dinlenen bira fm ve ekranda dolan bi bira, evde yalnız frekansındayız, çalan parçaya bak yalnızlık ömür boyu... abicim, evde yalnızım diyen bi adama çalınır mı böle parçalar. iisi mi evde çift frekansını bi yoklamalı.


ha bi de tvye ne zaman uzansam o malum korkunç reklam; üç kollar. bu sefer de korkuyorum kardeşim.

*neler oluyordu?


havva sıcak, herkes tatildeler.
ilk hayatımdakki lisans döneminden can arkadaşlar da ziyarete gelmişler :)
sol baştan 3 ve 6 sene de geççivermişler.
vay bea...

tabii ki rasgelelikten doğan çekim göstermelerinden ziyade,
çoğunluğu önem arzeden parçaların toplamının bir göstergesidir.
işimiz yinne göstergelerin göndermeleriyle...

alcohol-free körkütüklük;
brüt 6 saat sonrası total 3 saat boyunda
durmadan yazmalar taslak mesajlarda doldurmalar
iç dönmeleri baş bulantılar
yenniden hayallerle zihin alıştırmaları;
öttesinin berisinde kalmaktan ötürü...

otobüsün tozlu belleğinden meta zori dinlenen ki esasen güssel melankolilerle ram uykusuna eşlik ederek fon oluşturan okadar eskiler...

bense ancak bu açıdan bakabilirdim,
iç çeper duvarlarda dolanan The House Of The Rising Sun...

PS arrasan bulamazsın cinsi bu kadar mı manidar olur yaşadığın yerin ismi;
nerdedir bilinmez sevgi.

heh buna da manidar bulmasam olmazdı;
ama dış kapının kısmen şeffaf cinsi...

"Akıl sağlığı ve mutluluk birlikte var olamazlar"
Mark Twain
özü sözü ile başlayan mutluluk season1 episode1 ikken effenim, adamımız ilk sahnede esasen bir intihar mektubu yazmakta. tabiki özenle hazırlanan karışım ile amacına ulaşamamakta. asıl olay herkesin köppek olarak gördüğü komşu köpeğini;
köpek kostümü giymiş,
Matt Damon hayranı,
delli canki,
adamımıza da hayat dersi vermeye çalışan
bir
adam olarak görmekte.

-En son ne zaman bu kadar iyi hissetmiştin?
-Hiçbir zaman.
-Buna yaşamak denir dostum. hep böyle hissedebilirsin. içgüdülerine güven. şüphe yok artık. korku yok. fırlat gitsin.

S1E2
"Yalnızca kendine ve sana ihanet etmeyecek birine güven."
Thomas Fuller
Güven

S1E3
"Korku işe yarayabilir ama korkaklık hiçbir işe yaramaz."
Mahatma Gandhi
Korku

S1E4
"Ancak kabul edersen mutluluk var olur"
George Orwell
Kabul

diyye devam eden 6bölümü mevcuttur, artık eski diziler yerine yeni kanlar gerekliydi, geç bile kaldık. yeni olmayıp yinne de yeni kan sağlayıcı eski bir dizi de yolda, Fringe. hennüz izlemedim, tüm sezonları inmekle beraber hepsini izlemeye değer mi göriciiiiz.

wilfredden birkaç görsel paylaşımda; buyrun bakkalım birraz fikir versin...




3 haftanın sonu özü isteyenin bi yüzü vermeyenin iki yüzü üzzerine kurulu, o çok belli artık. özü temeli hesapta yokken arz yaratmak, talep ettirmek, kıssası zorla istetmek, sonrası oluşan verme durumuna ihtiyaçtan ötürü örülen kılıftan ibaret...
e napalım engelimiz var, bi şekil çok da müdehale etmiiimci geçinip of of aslında gönülden neler geçmekte...

haaala aynı aynı şeyler söylenip irdelenmekte, hani en ince ayrıntısına kadar yok canım düşünüp bi tarafa çekmem şemsiyesini takınmışken, etrafını aynı umutsuz geçinen cümlelerden örülü doluya maruz bırakmaktayız haaala.

bak bak 3 hafta geçmiş, amanın daha dün saatini dahi hesaplayıp ı ıh derrrken, nassı geçti bir de bana sormalıdayım.
sıcaktan hergün hissedilen baş ağrısına vardır bi şekil bastırmalıklar da kaffayı gözü atan damarı nassı bastırmalı, çoook mantıklısından konuşup konuşup, bu konuşmaların operatörlüğünü nassı yapmalı. halbuki inanmadıklarının operatörlükleri bile hiç bu kadar kolay olmamıştı... halbuki bunun sonucunda bişiler elde etmek çok daha zorken, bu zoru yapabiliyoken, yapmamanın kolaylığına erişmek neden bu kadar engebeli... açıktır bellidir, nesse toplamda elde var 9 ay saaa, eeen az bi 9 ay da eldeki teki sıfırlamak için harcamalı...

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa