yinne bir gün içinde üçgünlemece yapıp inatla bitirmediğimiz bir gecedeyiz, istanbuldayız be abijim.
haymatlos semalarında birsen tezer ile of ki ne of, ha bommontisinden de götürmüşüz. artık sadece limited editionlarrını alırım senin effes gibi ki aldım şu  güllü dallı olanından ama şişelik bıraktım şimdilik masada, dönünce bi haftasonuna artık... o da tamamen meraktan.

şimdi benden pazara kadar aziz istanbul sonra macar semaları.

teze de sen dur bekle burda sakın biyere de ayrılma dedim. aslında biyerden yakalasa, mesela hızıma yetişse. hep ben mi itekliyip durucam yaaani.

yinne geldik,

aynı noktadayız;
orjine dönüş noktasında.
orjinde diiliz daha
dönemedik bile dönüşlerdeyiz hala...

bi dakka anlamadım ben şimdi;
bana küfür müydü ettiğin
iltifat mı?
söylediğin beni mutsuz mu etsin şimdi?

kendi işlevselliğine dair bir düşünce sistemine sahip olmayan, işlevsel bişiler nassı üretsin?
birileri artık bana bilmediğim bişiler sölesin?
messela şaşırtsın, şoke etsin (şok etmek diye bişi yok arkadaşşım, bozuyosan da önce dooorusunu bil sonra boz)
ha bi de daaaaahi diiip durmayın, ordaki da kısa olucak kısaaaaa...
eet iyi atar, despot da olur kuralcı da.

bilioruz zaten uzun zamandır nerdeyiz, sığmışız, taşmışız ya da becerememişiz
ama susun bi iki saniye
bi dürtmeyin,

hiç ellemiyoruz oraya artık
gerek var mı
yok
yapıosak da kendimize numara yapıoruz hazmetmeyi bırak yiyemedik bile daha...

ne güzel alet olmuşuz işlevsel mekanizmaya,
arada bırak da iki saniye nefes alalım
oksijen gitsin beyne
sürekli kapatılmaz ki bu şalterler,
atar,
atar yapar
ayar çekilir,
e daha ne kurcalıosun ki

mekanizmanda işlevsel çok birim var
inanan, inandığını sanan
hu ha
deli gibbi koşturan
yırtmaya çalışan,
bişi demedik olsun zaten
ama bilen olmasın
bilmiyosa olsun.
bilen
öle işlevsel olmasın.
bozulsun,
bazen aşırı kapasiteye bağlasın mesela.
bana ne arkadaşım
olunabiliyosa eet bu konuda accaip bencil olunsun.
derdin yinne kendinle olsun.

öf pöf
altı saattir girilmedik şekil kalmamıştı;
aynen yenni izlenen "metro teyze karşılaması" reklamı gibbi territory olayı -yoksa "otobüs" müydü o yaw- bir iki kıç mesafesi alanı (bir mesafeye dahil bir ibare olmamakla birlikte sadece durumu betimlemeye yardımcı bi*şeysigillerden) bu kadar sarıp sarmalayıp yayılıp, arada dönerek uyuşmuşlukları farklı yerlere kaydırma ile çözme çabalarının sadece kandırmaca olduğunun farkındaydı.
acebe durum David Le breton'un "ten ve iz" kitabından bişiilerle açıklanabilir mi? büyük şehirime varınja alıp bakıp akkademik çözümlemelere girmek lazım tabi.

ya arada cümlelerdeki anlam bölmelerinden vazgeçmek gerek deee bu da Godard*ımsı bir durum diye elleme işte...

şimdi başlasak saymaya bi milyona kadar?

ama bi dakka sıfırdan mı?
birden mi?

ne bir*den mi?
haaaadi canım, birden bire mi?

öhömm
sorun o diil de
nassı çabbucak ulaşıcas bi milyona bu kaddar çabucak olucak falaaan filaaan?

yaaaaaw tammam da yetterince beklemedik mi?
dik diiil din olucek o.
ya evde bi battaniye var bilmediğim, tanımıorum kendisini töbe töbeee.
hem sabbah olsa da kahvaltı yapsak (etsek mi yoksa :S).

o diil de;
ya açar mısın kapıyı?
--neden?
açar mısın kapıyı?
who's that giiiiiiirl?

aha yapmam gereken bişiii hatırladım!

tabbiki gitara takılı/nı/r,
sabah sabah yol şarkısı.
klibi kafalarda çok farklı yazılmıştı
yinne bıkana kadar dinlenecek.

http://www.youtube.com/watch?v=ISkEUIZDpAk&ob=av3e

arkadaşşım,
tam oturduk güsel yazmalara girişices,
hanni zaman kalmadı die deli tutuşmuş,
dumanları saça saça ortalarda dolanmaktayken,
bağıra çağıra yağmurun yağmasının sonucu
dışarı dört bir yan,
birkaç ışıkla beraber bu şekilde görünmekte...

içerisi ne hallerde,
beyhude çabalar içerisindeyiz,
belgeledik,
hala benzer konular mevzu bahis
devam etmekte.
her an pes ve bağıra çağıra dört nala kaçış planlarındayım***

http://www.pentagram.com/what-type-are-you/

kucaklarda ve/ya/da tasmalamalarla gezdirdiğ*niz
sizin
kedi köpekler*nize inat
gözler*niz ile
illa
göremedikler*niz namına
adını "küf*ür" koyar,
besler*m...



messela
az önce bi "öğrencim"

(bi süre bi kaç konu üzerine konuştuktan sonra)

-neyse hocam ben gidiiim, sizinle konuştuktan sonra kafam karışıyo
der
ve ben
mutlu olurum!

ezelden gelen bir "back to the future" ifadesel tartışması var içimde vuku bulmakta iken, üç bölümde de zaman kavramı değişmektedir öyleyken böyleyken neden "back to the future" derken esasında zaman bir yanılsamadır deyip geçiştirirken bu seferki dönüşte
-haaa tabi ya
geleceğe dönüş kaçışlardan işte tam da bu olsa gerek demek gerekti.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa