-hmmmm allaçatı da pek güzelmiş...

-bu iğrenç kıssacık şort modasını da kim çıkardı?

-paralı ergenlerin muhabbetlerine de doyum olmuyo yaaaaaani!

-bu* kendini bilmez şoför, bana, "bu* ne istiyo" diye konuşma cürretini de nerden buldu?

-tüm bunlara rağmen iskele muhabbetlerini süsleyen kikirdemeler*im, pek bir "mutluymuş"; bilinmeyenler tarafından pek bir takdire şayan bulundu.

-bisiklet tekerinin acil çağrısına en acilinden cevap verilmeli.

-az önce inşaatın tekinin iskelesini kafaya yemek üzereydim, o da ayrı bir konu.

alıntılarda kesintilerle tespitler...

işim gücüm
kendimle oynamak
beynim düş kaçakçısı
.
.
.
beynim
ışıltılı yolların kaçak yolcusu
çekerim ben
ateş üstünde oynaşırken
görürüm duman duman
dünyanın, kan akan musluklarından
içen dürzüler
hep ayık kalmakta
.
.
.
düş kaçakçılığım yoksulluktan
biletsiz yolculuk benimkisi
gerçek hırsızları var düşlerin
akıl yolu zebanileri
tanırsınız fala bakan gibi konuşan
tek dişi kalmış tefecileri
.
.
.


yoo yoo
tüm bu melankoli sadece bıktıran diplomasi
abuk işler Müdürlüğü
ertelenmek zorunda bırakılan birikmiş planlar ile ankarada geçmeyen günlerin sıkıntısı
ve
bir haftadır hissettiğim tam tabiriyle *kaçak yolcu* kıvranması...




arada görsel işaretler hareketlendirmeli algıları şeysinden...

hemmencik denniz özlenir mi?
hem de nasıl özlenir!

her gün bisikletle tepilen yollar sonunda kavuşulan caaaanım denniz muhabbetleri, 
efenime söliiim iskele sefaları... 
hem de nasıl özlenir!

ne yalan söyliiiiim; işşimi bittirir bittirmez yolumu bulma planlarındayım. 
Bu kez rotanın biraz şaşmasında sakınca yok zannımca. Bırakırken bodrumun yerinde durmaz rüzgarını alaçatı semaları nasılmış bi görelim bakalım.

hem bedenen hem fikren bol bol uyuşmali cinsinden 12 saatlik evlat acısı vala. 
son aşamalarında gitmelerin, son resmiyeti sırada. yok böyle bir dosya, yok böyle bir diplomasi karddeşşim ama öyle böyle değil; valizin yarısını kaplamakta. arkadaşlar bekler vedalaşma seansları ile aman sabahlar olmasın buluşmalarında. 


uleyyn bazen bazılarını ceplerime doldurup götürmeye niyetlenmiyor da değilim hani.

"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!"

Yusuf Atılgan, "Aylak Adam", 1956






Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa