daha önce de yazmıştım; benim de boş vaktim çok heh yazılcak makaleler yok, bienallere düşünülecek projeler yok, hareketlendirilcek tipografiler yok vs vs.. hocam(pardon hocam yok alışıyorum, alışmak için evde tekrar yapıorum :P) ben de başka şeelerle oyalanmaktayım sanki biraz da bünyem için zaruri şuaralar. ekleyecektim blogdaki yazınızı görünce ivediledim :) işte bunlar da benim eğlenceklerim; iş güç biraz daha beklesin beni nasılsa görüşücez.
ha bu da geleneksel işte. bir önceki yazıya gönderme olsun burdan ama henüz -994 teyim. kolay gelsin bana... origami zor zanaat. adamlar her adımı sözde açıklamış ama yapılmıyo valla.
efenim bu da 4.puzzle ım oluyorlar. bir öncekileri seri halindeydi bu onlardan farklı oldu ama zor oldu ama güzel de oldu. 1500 parça kendileri, temsili new york new york. hmmm ne kadar sürdüüü bir kurban bayramı boyunca+2 diyelim. planda tokyo var tabi öncesinde bunun duvarda bir yerini bulmak lazım.
soldaki sarı, dikenli top benzeri de ayak uğraşı ama o zevki sefasına değil evet keyif düşkünüyümdür ama bu hasta ayağa şifa niyetine. kısa olan kasları geçici süre ile uzatmak suretiyle ayağı rahatlatmak amaç. ee ömür boyunca bu böle olacak miş...
Etiketler: katılıyorum katılıyorum katıldım
bu aralar başında post olan herşey ilgimi çeker halde ki ne bulursam alıyorum okuyorum vs... genel kabul görmüşlükler, sıkışmışlıklar aman benden uzak dursunlar. niye öyle efenim çocukluğunuza inelim derseniz evet bulursunuz birşeyler, normal.
şimdii akademik yazı yazmaya giriştiğimiz bu dönem günlerinde insanın bunca "post" lukla ağzını düzeltmesi ne kadar zormuş. bu konuda da biras "post" luk yapsam ne olur diyorum :) öyle başlıyorum yazıya.
20 senelik bir dolma kalem eşliğinde önceden alınmış iş çıktıları arkasını kullanmak suretiyle başlıyorum "post" luğa ama aynen bu ağızla :)
evet sonum hayrola diyorum ben de.
haaa gelenekselliği hiç mi bünyede barındırmıyorum? yazarken atıştırıyorum ya işte heh yok herzaman değil ama.
Etiketler: makaleymiş makaleymiş
herşey bir gece yarısı başladı ki hep öyle değil midir zaten? nedeni bilinmez bir uyku bölünmesi, akabinde de madem uyuyamıyorum o zaman normalde uğraşılmayacak işlere kalkışayım dürtüsü... sonuç; varolan mesleki dergilerin tümünün içindekiler kısmının taranması suretiyle sıklıkla başvurulabilecek kuvvetle muhtemel (bunu da eklemek istedim nedense ama yanlış kullandığımdan da eminim :) ) makale vs ıvır zıvırın listesinin oluşturulması. hani tamamen kendime kolaylık olsun. baktım cidden oluyo, diğer kaynaklara da mı uygulasam dediim ama henüz onlara sıra gelmedi. uykumun kaçtığı çok gece var elbet yok değil, diğer lüzümsüzzz şeyleri bir bitireyim sonra.
bu dönem sürekli kütüphaneye taşınıp kitapları taşımaktayım malum. heryer kitap süper :) evin iki odasını işgal etmeme rağmen yetiremiyorum ama suç benim mi tüm odaları genelde küçük yapan zihniyetlerin mi?
mimar değince kamusal alan sempozyum platformunda(!) mümtaz hocamın ankara tabelaları konuşulurken söylediği cümleler aklıma geldi heheh dinleyenler bilir.
neyse kitaplar diyordum. bir kısmı da bir süre önce elime geçtiler. aman da aman hepsi de ne güzel şeyler!
Etiketler: lüzümsüz lüzumsuz lüzümsuz vs vs vs
durumdan haberdar ediceğimi söylemiştim. işte budur son durum. aslında geçen sene bir deneme daha yapmıştım; küçük bir kurtarılmış bölge edasında bir bahçe idi kendileri. bazı yüklendiği anlamları vardı, elimden çıkartıldı ve akıbeti bilinmemekte. çok da alternatifi yoktu sanırsam çöpü boylamak dışında.
tekrar niyetindeyim yine bir yerleri kurtarmanın. şuaralar uğraştığım maketlerden biri gibi olucak sanırsam. küçük bahçecik... küçük sıfatı yeterli değil bahçecik aynı zamanda.
efenim masaüstüm herzaman kalabalıktır. bilgisayarımdakinin aksine. ilginç bir ters köşe durumu sözkonusu aslında. arka plan her zaman fotosuzdur, siyahtır ve sıklıkla kullandığım bazı kısa yollar dışında başka bir şey mevcut değildir ki onlar da gelenesel yerlerde bulunmazlar hiçbir zaman. hepsi yukarıya dizilmişlerdir ama onu da ben kendi içimde gelenekselleştirdim; hiçbir zaman tepedeki yerleri değişmedi. bu nasıl iş şimdi ben de düşününce garip geldi. sözde farklılığa açık ama içinde kapalı :) neyse konumuza dönelim;
yukarıdaki fotodan bir kare detay girmek isterim ki o da şudur;
yıllanmış bir değer, aitlik belirtmek vazifesi... etiketin kendisi de yıllanmış. hala benzerleri var. zamana uydurulmuşlar. sanırım üstleri daha parlak, fosforlu vs yok yok bunun benzeri yok doğru. bu hakkaten yıllanmış bir parça o yüzden kıymetli :)
etrafta gezen ve ısrarla kağıt bardaklarda yetişmeyi isteyen çim topları dışında -ki son durum haberi geçerim yine- minik minik şeyler de türedi bu -aralar...
aslında zorlar, zaman istiyorlar ve gün geçtikçe çeşitlenip çoğalıyorlar. Benim de canıma minnet; nasılsa asıl işler hep beklerler, hiç gitmezler ve meli malı hale geldikleri için daha da bekletilirler. kaçınılmaz olan budur ama sıkıntı yaratır bünyede; bu sefer daha da itilirsiniz farklı şeylere. sözgelimi bir akşam duvardaki eski puzzlelarınızı indiriiiip, iyileştirme girişimlerinde bulunmak suretiyle tek tek sökmekle uğraşmanız da bundan ileri gelmektedir kanımca. tabii kim bilir kaç zaman alacak bu çabalar -bir son durum haberi de bunun için geçerim bir ara!
ne yapalım? bu -aralar böyle.
farklı farklı türeyecek şeyler de kapıda bekliyorlar. çok bekletmemek lazım...
Etiketler: onca iş güç varmış peh...
bu yeni bir tarif.
hiç bitmesin dediğim cinsden arayışlar, arada takılmalar ve sonra tekrar devamlar. ama çeşitli tavsiyeler paylaşmak lazım gelir:
gündüz vakti olsun mesela 2-3civarı, insanların yoğun olduğu noktalarda aralarında olun, sonra da kendinizi sınayın; aralarına cidden dalmak mı yoksa karışmak mı mevcut bünyede (güzellikten başka :) )?
aslında bence önce bi yukarlarda dolaşıyormuşçasına tepelerden bakın. zaten bünyede geçici süre ile var olacak güzellik, sizin tepelerde olmanızı fazlasıyla sağlayacaktır ya da en diplerde...
sürekli bakın, bu bakınma hiç bitmesin ama yanına birşeyler de katın. aç bırakmamak lazım bünyeyi, hiç doyurmamak da ama doyduğunu sanma"ma"k en önemlisi belki de..
dikkat bunu evde denemeyin derim!
Etiketler: bir süre daha..., evet yine aynı mesaj
aslında kendi hesaplaşmasını, kendi ile hesaplaşmasını, kendi ile hesaplaşa ma ma sını başkaları üzerinden yapmaya çalışmak ne tuhaf...
daha tuhaf birşey ise bunun farkında bile ola ma ma k...
bu nasıl bir kaybolmuşluktur silkelenir mi bilinmez.
sıçra ma sın!
tabi ego nun bu kadar tavan yapması durumuna
izin ver me me k gerekir, sağlık açısından!
e ozaman kolay gelsin...
Etiketler: insanlık namına bir çağrı...
marifet kurulu düzende varolan dayatmalara isyan etmede değil, var zekasını aklıyla kendi lehine çevirebilmekte...
hayatı kendin ve sevdiklerin için çekilmeze neden çevirirsin ki be adam! onun yerine kendi lehine çevirsene.. aksi takdirde kaybetmeye mahkum yaşarsın ki en acısı da etrafındakilerin kaybettiğini, kendinin kazandığını düşünme gafletine düşmendedir. Bizim gibiler yine de sizin gibilere de duacı!
o zaman "şerefe"...
kıssacık zaman ve sığışan onca şey. bahsi geçmişti bu satırlarda ama yine diyeceğim işte e çünkü öyle; hayat planladıklarından değil, karşılaştığın süprizlerden ibaretmiş.
miş* diil tir** o daha uygun bir süredir...
etrafta uçuşan şeyleri yakalamaya çalışsak da tüm gün hatta yakaladığımızı sansak bazen kaçırsak bazen hiç uzanamasak da onlara, akışına bırakmak en iyisi deyip sonucu avuntu ile bağlamaya çalışsak da ı ııh...
başladı bişiler.. adapte olmak evinde bile olsan zor sanki ama düşününce olmak istediğim yerdeyim dedikçe sorun yok. onu ara şşş tırrr bunu sor uşş turrr aslolan budur...
istanbul a bienale gittik, üç gün yorulmaktan beter etti bizi. gidip gelmeler yapılacak tırrr / malı dırrr. bu gidip gelmeler hep olsunlar!
kafada gidip gelmeler de olacaktır di mi? olmalı mıdır peki? olmasa daha mı iyidir yoksa olmama hali yokluk olduğu için varlığı mı tercih etmelidir?
dur ma ma lı dır...
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa