"memleketimden insan manzaraları" tabirinin çok da geçerli olmadığı bir memlekette ikamet etmekteyiz. zira etrafta yandan yemiş delli titrek kopeciklere inat, hepsinde suratlar façadan geçilmez, ya tek göz kısıktır ya tek kulak kesik, mutlaka yanlış traş gibi bi tarafı daha uzun duran pis tüylerle bezeli yoğun kediler ile okulun yolu üstü, yollu bön ineklerinin mevcudiyeti daha bi hakimet sağlamakta.
genelinde ise geri kalanlara burda insanımsı denmekte. denmesi tamam da kabulü bir ayrı mesele. birey bazında kabuller bende redlere karşılık gelmekte.

bakkalı çakkalı içeri giren, malını alan, parasını uzatan tüketiciye inat, kutudaki arkası yarınlardan saniye göz kopuşları ile adeta iletim bozukluğu olacağı sanrısında olduğu için, işini o kopuşlara mahal vermeden görebilmekte mesela.
dolmuşçusu molmuşçusu, içerde yollusu var iken, varlığı yokluk olarak benimsermişçesine, diğer alemle keyfince muhabbette, sağa çekip ihtiyacını giderebilmekte. sürekli çalan telefonu ile içerdekini elindeki kupa kızı zannedip "he bende o var sende ne var" ifadesini bağıra çağıra deklare edebilmekte.
çeşitli dükkan önü oturanları ile önünde oturacak bir dükkanı olmayanının toplandığı bir dükkan kalabalığı, gözünü görmekten başka bir işlev için evrimleştirebilmiş mesela.

arada bi ses de çıkarıyor bu tabiri caizler; kediler ile kopecikler ve hatta bön inek seslerinden farklı da olsa, ortak paydada buluştukları görülmekte; ne diyorrrrsun be kardeşim, çıkardığın özel bir dil olsa gerek senin!

eklenmeli: buralar dışında bazı yerlerde evet ara ara insanımsılar mevcut ama genelinde -farzı misal istanbul- birey yerine yığın türemiş, aralarında da türemiiiiiş türemiiiiiiş türemiiiiş.
ankara ise adeta transparan, aferin be pek bi birey noktalamaları aman da pek bi işlevselsiniz.

sinirlendirirler azizim.

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa