hep giden; kalanlarda olmasına isyanlardadır şu aralar. penceresi ile tel arasında sıkışmış kertenkeleyi ne kurtarabilmekte ne de öldürebilmektedir. sadece hala orada mı diye kontrol etmektedir sabahları.

balkonunda yavrulayan kedi ile üç kedi(cik) ile evde kara kız, denge kurmaya çalışmak zordur vesselam.

neden sonra sıcaktan akışkanlıkların ilacı cereyan esintileri için açar pencereyi. bilemez belki içeri salmıştır herifi, belki de aradan sızdırmıştır.

2 senenin sonu et yığınlarından da sızarcasına kaçan bizatihii o iken, geceli gündüzlü katıldığı tekne gezmeleri. şimdilik yalnız bırakılmış koylarda soluğu almak gibisi yoktur artık. bakar bakar haaaala bulamaz büyük ayıyı.

yine yeni geldiği bir gece koylarda yüzmece seansları ile beğeneceği bir uykuya balıklama dalacaktır, tekneden suya atlar gibi.

ve sıra gündüzde, teknenin en başında o adını bilmediği uzun çıkıntıda arada çıkan dalgalarla havalanmaya başlaması ile gelen güp güp sesleri... tam da bu tutar onu, sıkı sıkı. herkesin kafalardaki algılarının tam zıttını barındırdığı bünyede ateşli savunuculuğunu yaptığı o çok özlediği keşmekeş kozmopolit varlığı, kısa bir süre sonra uzun bir süreliğine alacaktır koynuna,  canım istanbul mu?

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa