of ***salaklamalar***
eet saatlerdir koklanan uhumsu art ın eseridir. arada binada yapılanmanın bedeli dıırrrrr matkap sesleri... ha bi de adamların tek tek hanelerde yapması gereken hamleler dolayısıyla odama çıkan amorti, üstelik bilimum malzeme dağılması yaşanırken vs vs vs amanın basıldk şeklinde.
tam rezalet... heralde çalışırken gözler kaymıştır, zihinlerden içten içe ayıplama sayıklamalarını kulak çınlamaları şeklinde aldım sanki :P ya da hüsn ü kuruntu gibi bişiler...
gerçi bunların şiddeti, durumun tarifi için oldukça zayıf kalmakta. oflama poflama da eklenmekte aslında. daha çok şuara kendimdeki potansiyelin aşırılığına zihnim dahi şaşıp kalmakta. hafifletici sebepler, olanın yalnızca yüzde 5ini kurtarmakta. geri kalanlar ise bünyelerindeki yıkıcı güçle inanılmaz bir ivme kazanıp, olanca hışımlarıyla etrafta salınarak yakınları kırıp geçmekte.
yok yok buna mümkün olduğundan ivedi enlice bir set lazım gelir. biraz kes biç yapıştır oluştur dindirir ümidiyle...
sabah 6da- ki körü oluyo- kalkınca öğle saatine ulaşmak akşam oldu sanmasına yol açıyo
0 yorum zaman: 9/26/2010 12:43:00 ÖSbikerre ı ıh son güne kalmasın, bisürü aksilik çıkabilir; o olur bu olur temkinliliği rahatsızlıktan ileri gelen takıntı hali diildir canımcım. hı hı doru takıntılarım vardır. bazı filmlerin altyazılarını indirip, düzenliyip tekrar metin gibi okumak eet takıntı olabilir, yok bu daha çok pek bi acaiplik oluyo sanırım hatta garipliklik, nası yanilik hali falan filan.
rahat ol ı ıh ol mu yo. bu konuda olmaz olmaz. ama biçok konuda gaaaaayet ben de bilimum yerlerimi yaymasını bilir, hiç de zor olmas, rahat olur o vakit :)
meselem yer değiştirme durumları söz konusu iken, tek bişicik toparlanma aşamasına erişememekte :) nası?
gereken gerekli listesi yapma iken, şimdilik kafada mevcut, hatta ilk sırayı, dizi dayandıramadığım valideye gitmeden bişiler daha ayarlamak almakta ki izlesin. nip tuck yok artık bitti, ama onu izlemek ister :) breaking bad kesmez. mad men den sıkılır. house un adı anılmaz artık. spartacus attım tutar mı bilmem. bunun listesi de dolar taşar ama hepsi açmas, daha seçicidir, zorlar.
şaka maka bir defa görülegelmiş, baya da uzak kaçar bir mekanı, mekan bellemek gerekmekte. hmm neler beklemekte bilemem ama bünyede her türlü duygu silsilesi hasıl olmuş, karman çorman içeriyi karış karış dolanmakta.
bu durumda en saçmasından kulağa gelen ağızlara dolanan mısraları kafalardan kovmaya çalışmak nafile. hi ho bodruma da gittik beraber istanbulda da yaşadık ııııyh ama öle bundan sonrası bodrum bodrum...
dipcik: başlık başlı başına ayrı bir yazı konusu olması gerekmekte, alakasız olması sorun edilmemekte, yazdım gitti cinsi işte...
efenim çeşitli vesilelerle dillendirile gelen hava su meseleleri, malum geçiş dönemlerinde daha bi mevzubahis edilir. iki gündür buraların havasının aldığı şekil hafiften yağmurlu, böyle bir esintili, gökyüzü karadan, deniz etkisi de mevcutken; üste, sarmasından ziyade kendisine sarılınarak gezilmeye müsait cinsinden bir mont geçerilir. aslolan haaaala terliklerin ayaklarda görülme durumudur.
yok efenim yaz havası yitmişken, yaz havasından çıkamamaktan değil; kökeni, gent semalarından gelen, ayağın üşümesine izin veren cinsden esintidir.
bizim diyarlarda saçma bulunur, bilirim, duyarım ama severim. ben de şu ara ayağın üşümesine izin vererek gizliden bir haz duyanlardanım ne yalan sölim. ha çorapla uyumak da güzeldir, soğuktaki terliğe eşdeğerdir- ters açıdan. derinine inmek lazım, aman aman neme lazım.
*konudışı olan su'dur, havadan sudan, düşünmeden ağızlardan çıkagelmesinden ötürü sudan'ın konuya dahil olma potansiyelinden kaçılamamıştır...
yeniliklerin ateş basmaları mevcutken bünyede aman da ne güzel olurmuş beklemelerdeyken gösterilemeyen anlayışmaların serinletemeyen yanaşmaları...
e sebebi bellidir ve bu nedenle de aslında normaldir fekat azıcık da yapabilmeli insan sanki adına empati dedikleri meredi... (empati sempati hmm acebe nese sona)
kendi adıma zaten hep teşekkür ederim, müteşekkiriz aile cek.
Etiketler: *sonrası daha da korkutma aslında
şuara ilginç bir şekilde evde bilimum kapı, dolap kapağı vs vs adını bilmediğim ev çıkıntısını bulup, kafa bölgesini çarpmak suretiyle değdirmece yaşıyorum. kafa mı vuruorum kafa mı atıyorum bilemiorum. ha aralarındaki farkı mevzu bahise zaten gerek yok bence, gayet açık ama iki durumda da kesinlikle kasti niyetler mevcut olmadığını bildirir; böylece 5 yaşında ya da akıl hastası bir insan olmadığımı doğrulamak isterim.
bu duruma kendimce bir açıklama da bulmaktan geri durmam elbet; dolu, dolu, kafa çok dolu... bu doluluk bünyede sinir yapıyo, yapılan sinir içten içe dürtmek suretiyle kendi alanında bir bilinçaltı oluşturuyo ve bi şekilde çıkış yolu bulmak, tek seçenek halini alıyo. özellikle de doluluktan bünyenin ürettiği sinir sözkonusu iken, kafanın bilimum şiddetlerde herhangi bir bölgesinin etrafa geçirilmesi suretiyle yaşanan temas, birikmiş bulunan sinirin etrafa yayılıp emilimini hızlandırıyo.
işte kafalar dolu, sürekli yaratılan sıkıntılarla bulunamayan çözümler işlemiş bünyelere. dalgınlık almış başını gitmiş. e şapşallık da hafiften başgösterince, oluşan reaksiyon sonucu böyle tepkimeler kaçınılmaz.
hmm yok yahu bi düşündüm de breaking bad'dir bu arayışların cevabı :) bünyenin, hızlı bir başlangıç ile dalınan kimya dünyasının binbir reaksiyonlarının etkisi altında kalındığı çok açık, bu beyanlar bundan ileri gelmektedir. onca yazılanın fikri açıktır; buara kafayı oraya buraya bilinçsizce geçirmekteyim, dalgınım, hayırlısı(!)nı dilenmek lazım gelir.
e sırada ne var derken tazecik ödül almışlar arasında modern family diye bişi görmem akabinde izlemek suretiyle denedim, tuttu. ama asıl bomba halaaa tamamlanmasını beklediğim eskilerde azizim. seyreyleyin şenliği...
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa