meğerse haberim yokmuş.
varmış yokmuş, varmış yokmuş, var muş yok mış
var mı yok mu?
sonra bilinmeyenler havada uçuşurken, yakalayıp tık mış mışım kapalı alanlara. zorlamalar olmuş, zorlanmalar olmuş, e zorlananlar zaten hep ordalarmış; kapalı alanlarda. kendilerini kapatmalar, zorlanmalar kaçınılmazlar. sonra bilinmeyenler o kapalı alanlarda büyümüş büyümüş, sığamaz olmuşlar.
şimdi bu denklemde ne artı var ne eksi ne de eşittir. bu yüzden de kesin, tek, tartışmasız bir sonucu yok. ama beklenen bir sonucu var elbette -expected value hesabı hadi beklenen sonucun artı eksi aralığını da hesaba katalım; (E.V.-2, E.V , E.V+2) gibi mesela. daha geniş aralığa ı ıh tahammül olasılığı mevcut değil. öyle ki virgül sonrası 5 hane dahi hesaba katılmakta...
evet ben bi denklem uydurmuşum; bilinmeyeni bilineninden fazla, cevabı mevcut değil belki. neden uydurmuşum? varsa cevabı bulabilmek, yoksa uydurabilmek için belki.
gördüğün kadarının zaten olduğu kadarıdır yanılgısını bilme durumunu sanıyor olma olasılığı...
kaç bilinmeyeli zırvalamışım?
bir bilme durumu var ama!
ni ha ha ha ha
artık bi silikon makinam var ya bulduğumu silikonlarım haa :D
minicik ve ucuz bişi, ama elimde o, evin içinde deli gibi dolanmama engel diil bu!
etrafa bakınıorum ki neyi yakalasam da silikonlasam :D
valla çok eğlenceli.
bak, ben de ufacık şeylerden çok da keyif alıp mutlu olabiliyorum!...
buna bi anlam yüklemeyin kardeşim. yok niye o şirketmiş yok nie bıdı bıdı... hoşuma gitti yaptım bu kadar basit. tepkiye bak! buara bu konuda biraz sorunluyum kabul nese...
buarada yine fimo aldım. başladım yoğurmaya. birkaç bişi daha ekliyim de fotolarım pişirince :)
alakasız: güneşin oğlu. valla sabah 6 sularında izledim, çok güzel diyaloglar vs anlatmicam zaten. pazartesi de tvde yayınlanıyomuş, üzüldüm. yine kendime saklayasım vardı ama o da yalan oldu.
du bakiim ne yazmıştım kağıdın köşesine? hah;
geçmiş geç miş,
gelecek ge le cek.
geçmiş geç me mişse;
gelecek, belki geçmiş ten gel ecek!
geçmiş meğerse geç miş se;
gelecek zaten gele cek...
ee neresini anlamadım?
Etiketler: anne sesi; kızım hadi yat artık
kardeşiiiim;
bugün yine dayanamadım her fırsatta sölüorum yine sölerim;
klasik müzik midir yani insanı rahatlatan? hayde ordaaaan.
dinlendirir mi gerçekten? yok canım! beyin aktivitelerini had safhaya ulaştıran dinlendirici misyonu nerden alıyomuş?
ha deli gibi klasik müzik mi dinlerim? yooooooo
ama bunu rahatlıkla iddia ederim işte.
ha bir de müziği "fon"larınıza alet olarak nasıl kullanırsın ey dinle yiyici!
o, bir iş yaparken arkada çalan bişi midir yani? işini yaparken konsantre oluyorsan onu duymazsın ki!
ona konsantre olduysan, işi unutursun zaten.
(o; burda müziğin kişiselleştirilmiş bir durumuna atıfta bulunmakta. o; üçüncü atıf olarak biraz uzakmış gibi algılanıyor olsa da sanki o, ben ve senden olaylara daha hakim, daha doğru yargılarda gibi bir yakınlık sergilemekte kanımca).
aynı anda birçok şeyi düşünüp parçalara bölünmeyi gayet de iyi, bazen olması gerekenden fazlaca becerebilen bir insan olarak, onunla bir şey yapamıyorm ben. aksine de şaşıyorum cidden. bu durumda bravo mu demek lazım hadi ordan mı tartışalım istersen?
ha müzik diye nelere gönderme yapıyorum onu da sen biliyosun zaten!!!
Etiketler: *19u aştık
ev diye bir şey var mı bilmeden eve dönme hissini yaşamak gibi.
sürekli yutkunmak, havasını yutmak iyice bi şişkinlik yaptı sanki.
havalar da pek bi sıcakladı di mi?
hala uykuluyum sanki biraz daha kestirsem mi?
dur dur bu sahneyi de kaçırdım bir daha geri al şimdi.
canım çok kahve çekti ama kim aşağı inip de yapıcak şimdi?
yahu anne ne liselisi beş senedir beni 25 sanıyosun e yuh yani?
amaaaaaan yine mi bitti, şarj aleti de yok yanımda napıcaz şimdi?
Etiketler: payına ne düşerse...
elime bulaşan boyayı her zaman sevdim, yıkamadım özellikle ama elimden yüzüme bulaştırınca iyi olmuyo kanısındayım...
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa