işte bu sefer o an dedim. çok çok yakındım. hemen sahnede oturuyodum zaten. iki adımda yanlarındayım. sahne ise şöyleydi;
tipler aldılar çekirdekleri ellerine, çömeldiler yere, baya baya seyirciye baka baka tüküre tüküre çitlediler çekirdekleri. heh bi de en sevdiğim şey oldu; hani sanki her anın belli bir süresi vardır ne bilim işte iki saniye dona kalınır, sonra geçer. o iki saniyelik donma ya da bekleme süresi 4, hatta 8 bilemedin 16 olursa bayılırım. bi salaklama süresidir o izleyen için ki o an işte göz seyirmesi vs herşey tepkimelenir. bu tüküre tüküre baya baya suratımıza baka baka çitleme sahnesi de öyle bi sahneydi işte. iki adım ya.. atamadım valla, yemedi. neyse ama güzel bir göndermeydi...

sonra aklıma şu geldi; oyunlarda kötü adamlar neden hep en iyi oynar? hep daha keyifli oluyo onları izlemek, kendileri de keyif alıyo oynarken orası kesin. hayatta kötüyü oynamak kolay değil belli, potansiyeli mi salıkveriyolar bilmem yoksa ben mi özellikle onlara odaklanıyorm onu da bilmem.
efenim iyi oynayan kötü adam, saat 12 ye 5 varken, yelkovana bir çivi çakar, artık tüm saatler de o saatte donar. hep 12 ye 5 vardır. biri zamanı çalmıştır. hatta mutluluğu, doğmamış çocukları, okuma-yazmayı vs...vs'leri çaldıran insanlar da "ne tarafan yıkılır duvarlar" örerler oyun boyunca.
ha bi de şebnem ferahın duvarları var ardını görebildiği belki şeffaf aslında ama bi tek kendinin bilebildiği neyse bi ara ayarladım, onu da düşünücem o ara.

göndermeler kuvvetli aslında ama neden bu kadar b.ku çıkar bilmem. herşeyi göze sokma isteği neden? millet anlasın diye mi evet evet arabesk kültürden :)
ne alaka? e tabi ki son makalem. bi gecede yazıldı evet yuh ama keyif verdi. bunun için bi tez çalışması dahi yapmış adamın teki. oturmuş dolmuşçularla, kamyoncularla anket falan yapıp, araçlarına yazdıkları yazıları analiz edip, sonrasında kendi de çalışma yapmış. cidden keyif aldım. konu daha çok ucuz beğeni-kitsch (kiç der durur ya hocalar böle yazılıomuş o meret), avam vs artık ne derseniz. bir de kitap okudum ki kısaca arabesk kültür tarihini anlatan pek bi keyifliydi ehehe. ikinci dönem başı orhan babadan girip müslüm dayıdan, yok o mu babaydı hangi neydi? sanırım bi kere daha okusam iyi olucak heh. neeese bi sunum bile hazırlicam valla.

ha nerden buraya geldim, evet. kısaca sanatçılar örnek olmalı mı, anlaşılma derdini gütmeliler mi, daha net mesajları daha idraka ve paylaşıma açık halde sunmalılar mı? belki oyundaki olay da bunla alakalı. ama be kardeşim millet anlicak die göz kalmadı yane(tamam kötüydü ama cidden öle en öndesin bi de gözler akıyo artık dürtmelerden, heh tamam sustum).

oyundan öncede bi ana kız var, boş yer varsa geçelim diye görevli yanında bekleşmekteler. kız anaya soruyo "konu ne?" ana "valla kızım hiç bakmadım bilmiorum" dio. e görevli tutamıo "bi adam var, herşeye karşı çıkıo, onu anlatıyo oyun" diyo. bak bak. halbuki oyunun iki saat boyunca göze soktuğu melemeler. ıslıkla ters köşe yapmaca. nese o da güzel.

heh bi de bişi keşfettim. bu sene sanki kafam daha bi başka çalışmaya başladı. olaylar arasında hemen bi bağ kurmalar, efenime söliim bi kurgular, baktığın tarafa çekmeler. pek bi hoşuma gidiyo ya hadi bakalım...

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa