halaa en çok tükettiğim şey maydonoz ve hala yazarken maydanoz muydu diye bakınıyorum.

kavanoz açmak, kafasına vurup havasını aldıktan sonra bile zorrrr...

genelde birşeyler asarken iki çivi çakmak gerekiyo ve hep ikincisi çok meşakkatli, duvarı yaralayıcı, sonrasında parmağı zedeleyici oluo...

kendi evinde dahi olsa temizlik meselesinde kendini kandırırmışcasına köşe bucak yerine görünen kısmını kurtarma peşindeliğine devam edilio...

yalnız başına yemek ı ıh yapılmıo, fazlasıyla gereksiz bir zahmet olarak değerlendiriliyo... sonuç; kilolarda zayiat...

evdeki telin melodisini öğrenene kadar çalsa da üzerine alınmama hali sürerken, eskaza aaa bu benim ev teli deyip açtığında anneni bile tanıyamama durumları önemli mevzular olarak kayda geçmeye değer sayılıyo...

toplu dizi izleme seyansından henüz yeni dönmüşken, bir de izlenen "the walking dead" olunca; ı ıh gecenin sonrasında yalnız olma durumunu göz önünde bulundurup izlemiim deyip sakınmak gerekiyo... (sanırım şuandan sonra her sese yönelme, sinme gerçekleşme olasılığı tavan yapmış durumda)

ha bir de şu sıralar hayat alıntılarla devam ediyo...
Gün gelir, hayattaki her şey çekilmez görünür göze. Seçimler çoktan yapılmıştır. Elimden ancak hayatıma devam etmek geliyor. Kendimi avucumun içi gibi tanıyorum. Her tepkimi önceden görebiliyorum. Hayatım hava yastıklarıyla emniyet kemerleri arasına hapsolmuş. Bu noktaya ulaşabilmek için her şeyi yaptım ve ulaştım da...ama sıkıntıdan ölüyorum. En zoru da hâlâ hayatta olduğumun farkında olmam.
Mr. Nobody

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa