bir alıntı, bir replik; "kaybeden olmanın özgürleştirici bir tarafı var değil mi?"

son dönemlerin popüler dizilerinden birinden, aslında popüler mi bilmiyorum etrafta kimler izler izlemez bilmiyorum çünkü. hani ben izliyorum, annem bile seviyo ya popüler sanıyorum belki de. işte bugün izlediğim bölümlerinden birinde duydum yazdım bi kenara. gün içinde ara ara düşündüm düşünmedim, içerlerde dolandı durdu ama. anlamaya çalıştım, sanki anladım evet tabiki öyle, ama yok bir dakka anlamadım galiba nası oluyo ya diye kafayı sağ yukarı kaldırıp gözleri de aynı hizaya devirerek düşündüm yine. çoğunlukla içerlerde bir yerlerde boşlukları yakaladım, anlamadım yine.

hastamız serseri, ne bulmuşsa kullanmış. nerde akşam orda sabah, hani dar pantolon, eski ağır botlar ayaklarda, üstte yine dar deri ceket giyip acaip can sıkıcı bir müzik yapan cinslerden. umrunda olan tek şey hmmm yok galiba. tek söylediği; hiç pişmanlık yaşamamış olması. ölmek üzere, umrunda değil. bir kısmı için sinir bozucu bi adam çünkü çoğu insanın yapamadığını yapabilmesi kıskançlık sebebi. alıntı bu şahsına münasır adam için...

hmm kafam hala karışık. ben biraz daha düşünememeye devam edeyim.

bir de peşi sıra söylenen şu laflar var ki sıra daha onlara gelmedi;
"hayatta 3 seçeneğin var; iyi ol, iyiyi elde et ya da pes et"

haydi bakalııııım...

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa